Blockchain İnsanları Uzaya Göndermeye Nasıl Yardımcı Olacak

Simon Chandler
| 6 min read

Blockchain politik etkiyi azaltacak, çeşitliliği ve esnekliği artıracaktır. Şeffaflık/izlenebilirlik uzayla ilgili tedarik zinciri yönetiminde kritik bir öneme sahiptir. Tokenleştirme, çeşitli uzay kaynaklarının farklılaştırılmasını sağlayacak.

Gemini IV pilotu astronot Edward H. White II dört günlük dünya-yörünge misyonu sırasında Gemini uzay aracığında fotoğraflandı. Uzay aracının dışına çıkan ve serbest bırakılan ilk Amerikalı oldu ve kendini uzayın sıfır yerçekimine bıraktı. 5 Haziran 1964’te çekilmiştir. Kaynak: NASA

Blockchain uzay endüstrisine adım atıyor. Merkezsizliği, özel ve kamu uzay kuruluşlarının hem faaliyet göstermelerine hem de hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için hazırlanmıştır.

Blockchain tabanlı tedarik zincirlerinden uzay varlıklarının ve kaynaklarının tokenleştirilmesine kadar, sektörün içinde yer alanlar blockchainin uzay endüstrisini daha verimli ve üretken bir hale getirecek bir altyapı sağlayacağını onaylıyor.

Blockchain uzayda: uydular ve tedarik zincirleri

Avrupa Uzay Ajansı (ESA) gelecek telekomünikasyon programının keşfi başkanı James Murrel, onları uzay endüstrisi için ideal hale getirecek şeyin blockchainlerin merkezsizleştirilmesi olacağını söyledi.

Blockchainde depolanan verilerin birden fazla ülkeden birden fazla katılımcı tarafından kullanılabileceği göz önüne alındığında, uluslararası işbirliği ve kamu ve özel kuruluşlar arasındaki işbirliğine dayanan bir endüstri için mükemmeldir.

Cryptonews.com‘a konuşan Murrel, "Uydu iletişim sistemleri gelecekteki birçok DLT (dağıtılmış defter teknolojisi) sisteminin potansiyel bir parçasını temsil ediyor" dedi.

“Bazı uygulamalar için uzay sektörüne blockchain node’larının uygulanmasının bazı faydaları olabilir, yani ulusal ya da politik etkilerin dışında durarak çeşitliliği ve esnekliği artıracaktır. ”

Diğer uzmanlar da bu görüşlere katılıyor. PwC‘nin uzay endüstrisi analisti Aravind Ravichandran, blockchainin sektörde çeşitli alanlarda kullanılabileceğini ve uydu iletişimine ek olarak lojistik ve tedarik zinciri yönetiminin başka bir önemli alan olabileceğini söyledi.

Cryptonews.com‘a konuşan Ravichandran, "Blockchain, şeffaflık/izlenebilirliğin son derece kritik olduğu tedarik zinciri yönetiminde sayısız uygulamaya sahip" dedi ve devam etti: "NASA ya da ESA gibi bir uzay ajansı, ‘NASA Ticaret Ekibi’ gibi kritik programları izlemek için tedarik zincirini uçtan uca izleyebilir."

Benzer şekilde Ravichandran, blockchainin NASA gibi kurumların tedarik zincirinde neler olup bittiğini tamamlamasına olanak tanıyan merkezsiz, güvenli ve şeffaf bir gösterge tablosu sağlayabileceğini belirtti. Herhangi bir gecikme ya da başarısızlık durumunda "ellerinin altında bilgi olduğu için nerede yanlış giden birşeyler olduğunu etkin bir şekilde değerlendirebilirler."

Andrew Murrell, halihazırda bu alanda çalışan bir şirket olarak SpaceChain‘e işaret etti (SPC). Singapur ve İngiltere merkezli SpaceChain, "bir açık kaynaklı işletim sistemi yaratmak için kullanılabilecek uyduya dayanan bir blokchain ağı geliştiriyor; bu, uzay odaklı blockchain uygulamalarının geliştirilmesinde kullanılabilir."

Bunu en son Aralık 2019’da yapan özel şirket, Uluslararası Uzay İstasyonu’na blockchain ile entegre bir uydu yükü başlattı.

Uzayın tokenleştirilmesi

Bir diğer önemli alan tokenleştirme olacaktır; bu, çeşitli uzay kaynaklarının daha verimli bir şekilde farklılaştırılmasını ve iletilmesini sağlayacaktır.

Mısır’daki Bilimsel Araştırma Grubu‘nun bir üyesi olan ve kısa bir süre önce uzay endüstrisinde blockchain uygulamalarına yönelik bir rapor yayınlayan Dr. Mohamed Torky, "Blockchain teknolojisi, uzay varlıklarını uzay dijital tokenleri olarak işlemek ve değiştirmek için merkezsiz ve güvenli teknikler sağlayabilir" dedi.

"Uydular, yörünge vektörleri, uzay enkazları, asteroitler, uzay araçları, astronotlar vb. gibi uzay kaynakları, blockchain tabanlı dijital tokenler şeklinde dijital olarak işlenebilir.”

Aravind Ravichandran, tokenleştirmenin üç esas kategoriye ayrılacağını öngörüyor.

1. Uydu görüntüleri

Bunların ilki, şu anda bir görüntü şeklinde veya kilometre kare başına satılan uydu görüntülerini tokenleştirmeyi içeriyor. Ravichandran, "Kullanıcıların çoğunluğunun ilgi alanının uydu görüntülerinin sadece küçük bir parçası olduğu göz önüne alındığında bu çok verimsiz ve pahalı oluyor" dedi.

Mevcut sistemdeki bu kusurlar göz önüne alındığında, Ravichandran, uydu görüntüsünün tokenleştirilebildiği (örneğin piksele dönüştürülebildiği) ve otomatik bir akıllı sözleşme ile değiştirildiği, uzay ajanslarının ve şirketlerinin blockchain tabanlı altyapı kurmasına izin veren tokenleştirilmiş bir jeo-uzamsal iş modeli" tahayyül ediyor.

2. Uzay varlıkları

Bir sonraki ise uzay varlıklarının tokenleştirilmesidir. Ravichandran, "Bu çok büyük bir şey ve uzay varlıklarının sahiplenme ve inşa edilme şeklini bozabilir."

“C1 ülkesi görev maliyetinin %30’una katkıda bulunabilir ve uzay aracının %30’una sahip olabilir ve C2 ülkesi kalan %70’lik kısma katkıda bulunabilir” diye açıkladı. “Tabii ki de bu zaten gerçekleşiyor, birden fazla ülke bir göreve katkıda bulunuyor ancak blockchain bu işbirliği ve ortaklık mekanizmasının gelişmesini sağlayabilir."

3. Uzay kaynakları

Üçüncüsü ise uzay madenciliği bağlamında asteroitler ve ay gibi uzay kaynaklarının tokenleştirilmesidir.

Ravichandran, "Planetary Resources‘in büyük bir blockchain şirketi olan ConsenSys tarafından satın alınmasıyla, bunun yakın bir zamanda gerçekleşmesini umuyorum" dedi. "Bununla birlikte, NASA’nın Artemis misyonuyla Ay’a olan ilgisi göz önüne alındığında, bu önümüzdeki birkaç yıl içinde hızlanabilir."

Devam eden işler

Blockchainin uzay endüstrisindeki varlığıyla ilgili her şey henüz çok erken safhada olsa da blockchaini benimseyen bir avuç uzay şirketi ve ajansı var.

Andrew James Murrell ESA’nın İş Uygulamaları ve Uzay Çözümleri programının (BASS) blockchainin uydu sistemleriyle bağlantılı olan kullanım durumlarını araştırdığını söyledi.

Buna ek olarak, ESA’nın ARTES Gelecek Hazırlık Programı “gelecekteki uydu sistemleri aracılığıyla en iyi şekilde sunulabilecek DTL kullanım örneklerini belirlemeye ve bunların uygulanması için en uygun sistem mimarisini tanımlamaya çalışıyor.”

Murrell ayrıca, 2018 yılında NASA’nın “Dayanıklı Ağ ve Hesaplama Paradigması (RNCP)” projesiyle Dr.Jin Wei Kocsis tarafından kazanılan, blockchain tabanlı bir uzay aracı sisteminin geliştirilmesi için 330.000 ABD doları tutarında bir hibe  verdiğini de kaydetti.”

Özel şirketlere gelince, Ravichandran “ilk blockchain tabanlı uydu, 2018’de SpaceChain tarafından uydu tabanlı bir blockchain sistemi kurmak için başlatıldı” dedi. Bu arada, ConsenSys Space uyduları izlemek için blockchain tabanlı bir veritabanı oluştururken, İsviçre merkezli Guardtime “siber güvenlik için halihazırda uzay tabanlı uygulamalarını genişletiyor.”

Başka bir deyişle, blockchainin uzay endüstrisindeki geleceği parlak görünüyor ve merkezsizleşme sayesinde daha verimli hale gelebilir.