G7 Riyakarlığı: Bitcoin’i Eleştir Ama Fosil Yakıt Endüstrisini Koru

| 4 min read

George Ferns, Cardiff Üniversitesi‘nde Yönetim, İstihdam ve Organizasyon bölümünde Öğretim Üyesi, Marcus Gomes, Cardiff Üniversitesi‘nde Organizasyon Çalışmaları ve Sürdürülebilirlik bölümünde Öğretim Üyesi.
_____

G7 liderleri, G7 Zirvesi’nin ilk toplantısı öncesinde Carbis Bay Playı’nda toplu fotoğraf için bir araya geldi. Kaynak: G7

İklim krizinin Cornwall’daki G7 zirvesinde sıcak gündem maddesi olacağı kesin. Dünyanın en zengin ülkelerinin liderleri en geç 2050 yılına kadar sıfır emisyona ulaşılması gerektiği konusunda teoride hemfikir olsalar da, iş modelini değiştirmek istemeyen fosil yakıt endüstrisine bağlı kalıyorlar.

Tipik olarak muhafazakar bir danışma kuruluşu olan Uluslararası Enerji Ajansı’nın yakın tarihli bir raporu, yeni fosil yakıt projelerinin derhal yasaklanmasını savundu. Ancak petrol, gaz ve kömür şirketlerinin yeni kaynaklar bulmaya yönelik yatırımları ve endüstrinin düzenlemeleri baltalamaya yönelik lobi çalışmaları devam ediyor.

G7 ülkelerinin çevre bakanları 2021 yılı sonuna kadar yeni yurtdışı kömür projelerine yönelik finansman sağlamayı sona erdirme taahhüdünde bulundu. Ancak Ocak 2020 ve Mart 2021 tarihleri arasında ödenen Covid-19 ekonomik kalkınma fonlarının %51’i – toplam 189 milyar dolar – fosil yakıt endüstrisi için finansal destek olarak ayrıldı. Daha da kötüsü, yenilenemez enerjiye ayrılan her 10 doların 8’i bu şirketlere emisyonlarını azaltmaları için hiçbir şart koşmaksızın ödendi.

Fosil yakıt endüstrisi söz konusu olduğunda G7 liderlerinin sözlerini eylemleriyle bağdaştırmak neden bu kadar zor görünüyor?

Uzun vadeli olabilme durumu üzerine bahis oynamak

Volatil piyasalardaki aksaklıklara ve aşırı arz risklerine rağmen hidrokarbonların çıkarılması, üretilmesi ve satılmasından çok fazla para kazanılacak. Kömür talebi yatay bir seyir izledi, ancak özellikle Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkelerdeki petrol ve gaz talebinin en azından önümüzdeki 15 ila 20 yıl boyunca artacağı tahmin ediliyor.

Bu, G7 liderlerini garip bir duruma sokar. Bir yandan hükümetlerin pandeminin durulmasının ardından ekonomik büyümeyi yeniden başlatması gerekiyor -hidrokarbon çıkarmak özellikle gelişmekte olan ülkelerde kirliliğe neden olabilse de, yurtdışındaki artan taleple beslenen karlı bir enerji sektörü memnuniyetle karşılanıyor.

Bu endüstriye sübvansiyonlar ya da vergi indirimleri şeklindeki devlet desteği, fosil yakıtların karlılığını yapay olarak şişiriyor ve bunun sonucunda yenilenebilir kaynakları daha az cazip bir yatırım haline getiriyor. Basitçe söylemek gerekirse petrol ve gaza yatırım yapmak en azından şimdilik daha az riskli ve daha karlıdır. 

Karbon kilitlenmesi

Fosil yakıt endüstrisi kamu desteğini kaybetmeye devam ediyor, ancak tüketiciler, tedarikçiler ve üstleniciler, politikacılar ve medyadan oluşan karmaşık bir sistem içinde yerleşik olduğu gerçeğine güvenebilir. Böylesine karmaşık bir sistemi tanımlayan sebep-sonuç ilişkileri genellikle istenmeyen sonuçlar doğurur.

Bu karşılıklı bağımlılık karbon kilitlenmesi olarak adlandırılır. Ekonomiler, fosil yakıtların baskın olduğu bir enerji ortamını sürdürecek ve radikal bir şekilde değişememe sorunu yaşayacak hale geldi.

Karbon kilitlenmesi yalnızca eylemsizlikle sonuçlanmakla kalmaz, aynı zamanda kamusal mülkiyet trajedisi şeklinde bir soruna neden olur. BP, Exxon Mobil ve Shell gibi büyük petrol şirketlerinin sistemin geri kalanı uyum içinde hareket edene kadar anlamlı değişiklikler yapmaları pek mümkün değil. Bilinen fosil yakıt rezervlerinin büyük bir kısmını ulusal petrol şirketleri ve özel sektöre ait daha küçük fosil yakıt şirketleri oluşturmaktadır. Ancak genellikle ilgi çekmekten kaçınırlar ve bu nedenle daha özgür bir şekilde çalışabilirler. Büyük bir petrol şirketinin iş modelinde yüksek riskli değişiklikler yapması, diğerlerinin karşılıksız fayda elde etmesi kötü bir iş kararı olarak görülecektir.

Gas tanks and flare tower owned by Petrobas in Brazil.
Devlete ait kuruluşlar gözden kaçabilirler. Paralaxis/Shutterstock

Adından da anlaşılacağı üzere kilitlenmenin kırılması çok zordur. Bununla birlikte, G7 ülkeleri bu karmaşık ağın içindeki güçlü düğümlerdir. Fosil yakıtlardan yoksun bırakma ve yenilenebilir kaynaklara güçlü destek gibi güçlü önderlik, tüm sistemde yankı uyandıracaktır. Ancak sezgisel olmayan politikalarla birleşen güçlü taahhütler, yalnızca anlamlı değişikliklerin gelmediğine dair bir sinyal gönderir.

Kimlik krizi

Fosil yakıt endüstrisinde çalışan insanlar genellikle tüm kariyerleri boyunca bu sektörde kalırlar – endüstrinin finanse ettiği bölümlerde mühendislik veya jeoloji öğrencileri olarak başlar, tüm dünyada çalışır ve ardından yönetim pozisyonlarına girerler.

Endüstrinin kimliği, hidrokarbon keşfinin ilk günlerinden bu yana var olan belirli değerlere dayanmaktadır; buna, bir çalışmanın da ortaya koyduğu gibi, bilim ve teknolojinin insanlığın doğa üzerindeki kontrolünü ilerletme ve ilerlemeyi ve ekonomik gelişmeyi yönlendirme potansiyeline duyulan derin bir güven de dahildir.

Fosil yakıt endüstrisindeki liderlerin ideolojik taahhütleri, üstesinden gelmek için hükümetlerin zorlu mücadelesini devralacak. Zirveye kadar olan süreçteki finansal kararlardan açıkça görülüyor ki, G7 liderleri henüz bu teste tam olarak hazır değil. Ancak Cornwall’daki bu toplantı, bu rahat ilişkinin nihayet sonra erdiğinin sinyalini verme fırsatıdır.

The Conversation

Bu makale Creative Commons lisansı ile The Conversation‘dan alınmıştır. Orijinal makaleyi buradan okutabilirsiniz.

____

Daha fazlası için:
‘Yeşil Bitcoin’ Tartışmaları Hız Kesmeden Devam Ediyor