Bankacılık Ateşi Sönmüyor

Erkan Öz
| 5 min read
bankacılık krizi
Görsel: Bing Image Creator/AI

Mart ayında ABD’de Silvergate, Silicon Valley Bank (SVB) ve Signature bankaları battığında Merkez Bankası (Fed) ve Hazine’nin uyguladığı kurtarma yöntemleri sorunluydu. Fed para basmadı yani bankaların elinde bulunan sorunlu borçlanma kağıtlarını (bono-tahvil) satın alıp karşılığında doğrudan nakit vermedi ya da piyasalarda bilinen adı ile QE yapmadı. Bunun yerine çeşitli kanallardan bankalara kredi vermeyi tercih etti.

O dönemde yapılanın QE olmadığını, bankaların bu kredileri geri ödemek için %5 civarında faiz ödemek zorunda olduklarını, böylece gelecek yıllarda kar edemeyeceklerini anlatmıştım. Evet 3 banka ardından batma aşamasına gelen 180 civarında küçük ve orta ölçekli banka, şimdilik kredilerle yüzdürülürdü ancak gelecek yıllarda kar edemeyecek bu yapılara artık kimse borsada yatırım yapmazdı.

İkinci büyük hata ise Hazine’nin ve Amerika’nın TMSF’si FDIC’nin koordinasyonu ile batan bankalarda sadece mevduat sahiplerinin kurtarılmasıydı. Bankaların hisselerini ya da bonolarını satın almış olan yatırımcılar on milyarlarca dolar zarar ile başbaşa bırakıldı. Avrupa da aynı modeli benimsedi. Credit Suisse’in rakibi UBS ile adeta zorla birleştirilerek ‘kurtarılması’ sırasında bono yatırımcıları yaklaşık 17 milyar dolar zarar etti. Bu ortamda artık ekonomik aktörler banka hisse ya da bonolarına yatırım yapmaz hatta yapmış olanlar da ellerindekini satar; bu tedbirler ile bankacılık krizini durduramazsınız aksine daha da fazla yayılmasına sebep olursunuz, demiştim.

Tarihin en başarılı yatırımcılarından biri olarak kabul edilen Warren Buffet, 12 Nisan’da verdiği bir röportajda adeta beni doğrularcasına artık bankacılık sektörünü sevmediğini, 25-30 yıldır yatırım yapmış olduğu banka hisselerini sattığını ve bu hali ile bankacılık krizinin bitmediğini, kurtarılmış ve fiyatı ucuzlamış bankalara da yatırım yapmayacağını çünkü yeni iflaslarda hissedarların kurtarılmayacağını söyledi.

Olayların bizim gibi düşünenleri haklı çıkarması çok sürmedi. Mart ayında üç bankanın batmasının ardından ABD’de iflas etmesi en muhtemel görülen kuruluşların başında First Republic Bank (FRC) geliyordu. Yatırımcılar ve mevduat sahipleri hızla bankadan kaçtığı için ABD yönetimi büyük bankalardan oluşan bir konsorsiyumu FRC’ye 30 milyar dolar kredi vermeye adeta zorladı. Fed’in açtığı kredi kanallarını da kullanan FRC böylece o dönemde batmaktan kurtuldu.

Ancak 24 Nisan’da Banka’nın mali sonuçları açıklanınca ‘takke düştü kel göründü’. FRC Ocak-Mart döneminde yaklaşık 100 milyar dolar mevduat kaybı yaşamıştı! Zaten Banka’nın toplam mevduatı, çalkantılardan önce 172 milyar dolardı. Ayrıca FRC konsorsiyum dışında 70 milyar dolar daha Fed vb kanallardan acil durum kredisi kullanmıştı. Böylece kısa vadeli borcu 100 milyar dolara ulaşmıştı. 21 Nisan’a kadar Banka kalan mevduatının da %1,7 sini daha kaybetmişti.

Bu tabloda FRC 100 milyar dolar krediyi yüksek faiz ile uzun süre taşımaya devam ederse hiç kar edemez. Mevduat kaçışı da devam ettiği sürece kaçınılmaz olarak FDIC’nin el koyması ile sonuçlanacak bir iflas süreci de engellenemez. Banka yöneticileri de bunu gördü ve ellerindeki sağlam olarak değerlendirilen yani geri ödemelerinde problem yaşanmayacak özellikle lüks emlak için açılmış kredileri satmaya karar verdi.

FRC, 25 Nisan’da 50 ila 100 milyar dolar arasında varlık satışı yapmayı değerlendirdiğini açıkladı. Piyasa yukarıda tekrar anlattığım tüm nedenlerden dolayı söz konusu satış planını korku ile karşıladı. Bu kadar çok varlığı, mevcut riskli ortamda Fed dışında, hem de piyasa değerinin altına düşmeden kim satın alacaktı? Sonuç FRC hisseleri 1 günde %49 düşüşle çakıldı!

FRC hisseleri

Panik tüm piyasalara yayıldı. ABD Borsaları’nda SP500 %1,6 ve NASDAQ %1,9 ile Mart ayından bu yana en büyük günlük kayıplarını yaşadı.

ABD Otoriteleri yine birilerini zorlayıp FRC’nin 100 milyar dolarlık kredi ve varlıklarını satmasını sağlayabilir. Ancak önemli olan genel olarak bankalardan mevduat kaçışının durmaması ve en ufak olayda paniğin piyasalara geri dönmesi. Bankacılık Krizi, Hazine Bakanı Janet Yellen ve Fed Başkanı Powell’ın iddialarının aksine bitmiş değil. Büyük olasılıkla bankalarda yaşanan sorunlar kredileri de daraltmaya devam edecek. Böylece önce Amerika ve ardından tüm dünya önümüzdeki aylarda sert bir ekonomik durgunluğa girecek.

Öyleyse şimdi Yellen, Powell ve tüm saz arkadaşlarına Ahmet Özhan’dan şu şarkıyı göndermenin zamanı:

“Demedim mi? Demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi? Ah”

___

İlginizi çekebilir: