Kriptoda Kumar ve Yatırım

Erkan Öz
| 10 min read
Görsel: BING Image Creator

(Dikkat: ‘Gibi’ dizisi severler için bol bol ‘spoiler’ içerir)

‘Gibi’ dizisinin tarihi bölümleri çok eğlenceli. Romalılar devrinde geçen ‘Vita Brevis’ bölümü oldukça iyiydi. Şimdi Sümerliler döneminde geçen ‘M.Ö. 2998-2997 Eğitim Öğretim Yılı’ bölümü çıkmış. Gerçekten çok komik ve bir o kadar da düşündürücü.

Bu bölüm yazının icadı konusunu işliyor. Feyyaz Yiğit ve arkadaşları, insanların bu büyük buluş ile bile önce nasıl alay ettiklerini; sonra önemini kavrayınca nasıl hemen kötüye kullanma yollarını bulmaya çalıştıklarını; traji komik sahnelerle anlatmış.

yazının icadı - kaynak: exxen
Gibi dizisi – M.Ö. 2998- 2997 Eğitim Öğretim Yılı – Kaynak: Exxen

Aynı durumu biz bugün blockchain teknolojisini anlatmaya çalıştığımızda yaşamıyor muyuz? Dizide Yılmaz karakteri yazıdan bahsedince en yakın arkadaşlarından biri dalga geçerek ‘Yazı gelecek seneye yok abicim’ diyor. Dünya çapında anlı şanlı profesörler de ‘Blokchain teknolojisi bir kaç yıl sonra var olacak mı belli değil’ mealinde konuşmadı mı?

Dizide yazıyı öğrenen Yılmaz’ın arkadaşları bu müthiş icadı hemen rüşvet ve yalakalık için kullanıyor. Günümüzde de blockchaini asıl kullanım alanı dışında kısa yoldan köşeyi dönmek, ünlü olmak hatta insanları dolandırmak için kullanmıyorlar mı?

Kriptovarlıklar dünyasında yer aldığınız halde ‘blockchain teknolojisi’nin neden önemli olduğunu gerçekten bilmiyorsanız büyük ihtimalle siz yatırım yapmıyor fakat kumar oynuyorsunuz demektir.

Yazı neden tarihi bir buluştu dizide gayet güzel anlatmışlar. Yazı olmadan binlerce sene öteye mesaj iletemez, nesilden nesile kalıcı bilgi aktaramaz sadece ezberleyebildiğiniz kadar bilgiye ulaşabilirsiniz. Yazı özellikle borç kayıtlarının tutulması için icad edildi. Hepimizin anımsayacağı büyük Sümer piramitleri ‘Zigguratlar’ hem dini merkez hem de yiyecek deposuydu. Bolluk devrinde insanlar fazla ürünü piramitlere götürüp borç verir kıtlık devrinde ise tapınaktan borç alırdı. İşte yazı öncelikle Ziggurata kim ne verdi, kim piramitten ne aldı, ne kadar zaman için aldı vs kayıtları tutmak için bulundu. Yazı ile binlerce kil tablete işlenen veriler yine piramitlerde yöneticilerin kontrolünde merkezi olarak tutuluyordu.

Yazı çok etkili fakat bir o kadar da pahalı bir buluştu. Büyük bir tapınağın inşaası, binlerce okuma-yazma bilen personel, eğitim için zaman vs’ye ihtiyaç vardı. Bu nedenle o devirde tarihin en yüksek faiz oranları görülmüştür.

Daha ucuzlatılmış olsa da günümüzde de aynı merkezi bilgi depolama ve işleme süreci devam ediyor. Şehir merkezlerinde artık piramitler değil bankalara ait gökdelenler yükselir. Okuma yazma bilen yönetici ve rahiplerin yerini finansal okuryazarlığı yüksek başka yönetici ve bankacılar almıştır. Veriler piramitlerde değil bu defa gökdelenlerde ya da başka ‘data center’larda yine merkezi olarak tutulur. Benzer şekilde çok kıymetli arazilere, büyük büyük binalara, çok pahalı inşaat faaliyetlerine, uzun yıllar eğitilmesi gereken yüksek maaşlı 10 binlerce personele ihtiyaç vardır.

Blockchain neden tarihi önemde bir icattır? Çünkü günümüzün klasik merkezi ve aşırı pahalı kıymetli bilgi depolama işini son derece ucuz hale getirir. Nasıl yazı ilk olarak borç kayıtları tutmak için kullanıldıysa blockchain de ilk olarak para kaydı için Bitcoin olarak kullanıldı. Örneğin bugün başka klasik merkez bankaları en kıymetli arazilere inşa edilmiş devasa binalarda, şubelerde, binlerce personel ile çalışır. Bunların yemesini, içmesini, ulaşımını, ailelerinin geçimini ve en önemlisi yıllar süren yoğun eğitimini masraf olarak karşılamak durumundasınız. Hatta merkez bankasına güven sağlayabilmeniz için 100 binlerce ve bazen milyonlarca askeri olan ordular beslemek zorundasınız. Oysa Bitcoin’de bunların hiçbirine ihtiyaç yoktur. Bitcoin madenciliği için yapılan, düşmanların diline doladığı harcamalar, şu saydıklarım yanında devede kulaktır.

Aynı durum kıymetli bilgi ya da evrak tutması gereken bütün kurumlar için geçerlidir. Tapular için kimlik bilgileri için telif hakları için ve yine banka borsa vs tüm para haricindeki finansal kayıtlar için de günümüzde aynı merkezi ve aşırı pahalı sistemi kullanıyoruz. Basit bir tapu belgesi almak için her ilde ve ilçede binalar binlerce personel vb kullanmak zorundayız. Yine o tapunun ya da basit bir diplomanın bir kopyasını çıkarmak istesek yine binlerce binada çalışan on binlerce noter personeline ihtiyacımız var. İşte blokchain bu tip pahalı harcamaların tamamına son veren bir teknoloji.

İyi de blokzincir bunu nasıl başarıyor? Mesela 1 Ocak 2009’da kurulmuş 1 milyon müşterisi olan bir bankamız olsun. Bu banka kuruluş tarihinden itibaren tüm işlemlerin kayıtlarını tek bir merkezde tutar. En iyi ihtimalle kayıtların birkaç yedek kopyası tutulur. Siz bankanızda bir işlem yapmak istediğinizde hep o merkeze bağlanıp oradan onay alıp o şekilde işleminizi gerçekleştirirsiniz. Telefonunuzdaki banka uygulaması verileri tutmaz. Sadece sizi merkeze bağlar.

Blokchain teknolojisi ise 1 milyon müşterinin hepsinin başlangıçtan beri meydana gelen tüm işlemlerin verisini kendi lokalinde tutabilmesine olanak sağlar. Böylece herkes sistemdeki tüm önemli verileri görebilir. Bunun ne faydası var? Ali, Veli’ye para göndermek istediğinde bankada merkeze talimat verir, ‘merkez’ yani o koca koca binalar, şubeler, binlerce personel vs. onay verirse işlem gerçekleşir. Oysa Blockchain de herkes kimin hesabında ne kadar para var, başlangıçtan itibaren hangi işlemler yapıldı bilir. Ali’nin 10 lirası Velinin 2 lirası varsa ve Ali, Veliye 5 lira gönderdim derse Ali’nin hesabının 5’e düşeceği ve Velinin hesabının 7’ye çıkacağını herkes zaten bilir. Bu durumda merkezden onay almaya yani merkez dediğimiz o aşırı pahalı yapıya ihtiyaç yoktur.

İşte blockchain dünya çapında yıllar içinde 100’lerce trilyon dolarlık harcamayı bu şekilde gereksiz hale getireceği için çok kıymetli. Blockchain bilgi ekonomisinin adeta otoyollarını ve demiryollarını döşüyor. Nasıl para ve sanayi ekonomisi kurulurken yollar, kanallar ve özellikle demiryolları kıymetli olmuş buralara uzun vadeli yatırım yapanlar çok kazanmışsa, bugün blockchain yatırımlarına da böyle bakmak gerekiyor.

Bütün bu gerçeklerin farkında değilseniz elbette kripto varlıkların kumar olduğunu, blockchainin milletleri oylamak ya da soymak için icad edilmiş boş bir teknoloji olduğunu düşünebilirsiniz. Tabi bu şekilde inananlar kimlerin blokchain teknolojisine gerçekten yenilikler getirdiğine değil hangi coinin nasıl inanılmaz şekilde yükseldiğine, hangi ünlünün hangi coini ön plana çıkardığına vs bakar ve günün sonunda hüsrana uğrar. Kriptoya yatırım değil kumar gibi yaklaşanlar yükselen ve neden yükseldiği de açıklanamayan coin vb’lerinin peşine takılır, büyük düşüşler olduğunda da ‘kasa daima kazanıyor diye’ lanet edip piyasaları en olmayacak zamanda terk eder. Oysa blokchain teknolojisinin kalıcı olduğunu ve günümüzden çok daha değerli noktalara ulaşacağını bilenler büyük düşüşleri alım fırsatı olarak değerlendirir.

Blockchainde gerçekten yenilik yapmak ne demektir? Örneğin Bitcoin gibi enerji harcayanlar yerine yeni enerji harcamayan blokzincirler icad etmek ya da daha hızlı veya daha güvenli blokchainler üretmek, bu sektöre hakikaten daha etkin çalışacak yenilikler getirmek demektir. Yatırımcı iseniz işte bu tip uzun vade değer üretecek gelişmeleri takip edersiniz. Kumarbazlar ise daha çok fiyatı yani hangi coin ne kadar yükselmiş hangisi ne kadar düşmüş vb bilgileri takip eder. Bir çok kumarbaz ‘oynadığı’ coinin tam olarak ne iş yaptığını iddia ettiğini bile bilmez. Yatırımcı kripto döngülerine ya da teknik analize göre zaman zaman portföyünü büyütüp küçültebilir. Portföyünü 2 yıl sonra ya da 5 yıl sonra hatta 10 yıl sonra nerede olurum diye düşünerek oluşturur ve zaman zaman yeniler. Kumarbaz ise çok kısa sürede zengin olma hayali ile sürekli ne işe yaradığını bilmediği bir coinden diğerine atlar. Fiyatlar arttığında aşırı coşku düştüğünde ise derin depresyon ve bunalım yaşar. Piyasalarda çoğunluğun kaybettiği azınlığın kazandığı söylenir. Büyük ihtimalle doğrudur çünkü kumarbazların sayısı yatırımcılardan kat kat fazladır.

Son olarak ‘Gibi’ dizisinden bilmeyenler için bir kopya da vereyim: Yılmaz Sümer Kralı ile karşılaştığında ‘Kralım belki hatırlarsınız birlikte kerhaneye gitmiştik’ diyor. Burada bahsettiği ‘kerhane’ de aslında Ziggurat yani tapınak. Piramitler, Sümerlerde hem dini merkez, hem tahıl deposu, hem borç vb tüm kayıtlar için arşiv hem de genelev işlevi görüyordu. ‘Hayat kadınlığı’ da günümüzdeki durumun tam tersine çok saygın bir uğraş olarak kabul ediliyordu.

 

___

İlginizi çekebilir:

 

____
İş birliği bağlantılarımızı takip edin:

Yeni nesil ticaret platformu PrimeXBT ile kripto satın alın

Kripto paralarınızı Ledger ve Trezor gibi cüzdanlarla güvenle saklayın

NordVPN ile kripto işlemlerinizi anonim hale getirin

 

Son dakika haber ve gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter, Facebook, Instagram ve Telegram‘dan takip edin!