Nakitsiz Yaşamak Kolay Değildir. İsveç veya Zimbabve’ye Sorun

| 4 min read

Chris Vasantkumar, Antropoloji Öğretim Üyesi, Macquarie Üniversitesi.
____

Kaynak: Adobe/Ljupco Smokovski

COVID-19 sayesinde Avustralya mağazalarındaki “Nakit Kabul Edilmez” tabelaları giderek daha yaygın bir hal alıyor. 2013 ile 2019 yılları arasında yarıya inen madeni para telebi ile birlikte salgın ortaya çıkmadan önce bile nakitsizlik yolunda iyiydik.

Avustralyalılar nakitsiz ödemeleri büyük ölçüde doğal karşılamışlardır. Tamamen nakitsiz bir toplum, genellikle kaçınılmaz olarak görülüyor.

Ancak, nakitsiz topluma giden yolda çok daha ileriye giden çok farklı iki ülke olan İsveç ve Zimbabve’nin deneyimleri, böyle bir düşünce tarzının gizli tehlikelerine dikkat çekiyor. İsveç, nakit paraya erişimi koruma ihtiyacını gösteriyor. Zimbabve, geçişin mecburi olmamasının önemini gösteriyor.


Daha fazlası için: Cashless payment is booming, thanks to coronavirus. So is financial surveillance


İsveç’in nakitsiz deneyimi

İsveç nakitsiz bir topluma doğru ilerleme konusunda hızlıydı. Merkez bankası Riksbank, 2018 yılına kadar geçen on yılda mağazalarda nakit para ile satın alma oranının yaklaşık %40’tan %13’e düştüğünü söyledi. Artık dilenciler ve umumi tuvaletler bile kart veya Swish adı verilen bir mobil ödeme sistemi kullanıyor.

Sweden's Swish app on smart phone.
İsveç’in Swish ödeme sistemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Shutterstock

Ancak İsveç’in nakitsizlik yükselişi nispeten hızla kendini göstermeye başladı.

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde İsveçliler, kırsal bölgelerde yaşayan yaşlıların ve göçmenlerin, Swish’e geçiş yapıp artık nakit kabul etmeyen işletmeler tarafından geride bırakılmasından endişelenmeye başladılar.

Geçen yıl İsveç’in siyasi partilerinin biri hariç tümü, İsveç’in büyük bankalarının ülke genelinde nakit hizmetleri sunmaya devam etmesini gerektiren yeni yasaları destekledi.

Ayrıca Britanya hükümeti, Birleşik Krallık Hazinesi’nin İsveç yasalarına dayanan bir yasa taslağı hazırlamasıyla nakit paraya erişimi garanti altına alma sözü verdi.


Daha fazlası için: Why a ‘cashless’ society would hurt the poor: A lesson from India


Avustralya’da Avustralya Merkez Bankası’nın yaptığı araştırma (2019’dan itibaren), nüfusun yaklaşık dörtte birinin “yüksek nakit kullanıcısı” olarak kaldığını gösteriyor ki bu, artık nakit kullanmayan kişiler için “büyük bir külfet veya gerçek bir sıkıntıdır”:

Bu yüksek nakit kullanıcılarının daha yaşlı olma, daha düşük hane gelirine sahip olma, kırsal bölgelerde yaşama ve / veya sınırlı internet erişimine sahip olma olasılığı daha yüksektir.

Avustralyalıların büyük çoğunluğu hala nakit seçeneği isterken, İsveç’in nakit paraya erişimi sürdürmesi muhtemelen düzenleme gerektirir.


Daha fazlası için: Depending on who you are, the benefits of a cashless society are greatly overrated


Zimbabve’nin nakitsiz deneyimi

Zimbabve’nin nakitsiz işlemlerle ilgili deneyiminden çıkarılan dersler oldukça farklıdır. Bu farklılık, nakitsizliğe geçişin özgür iradeye bağlı olması ve organik olarak gerçekleşmesinin önemi ile alakalı bir durumdur.

Zimbabve’nin deneyimine şekil veren koşulların Avustralya’da kopyalanması pek olası olmasa da, yine de daha geniş ahlaki açıdan anlaşılmaya değer.

İsveç’te nakitsiz ödemelere geçişi ezici bir çoğunluk memnuniyetle karşılandı. Bu değişiklik Zimbabve’de daha büyük ekonomik sıkıntılarla karıştırıldı. Ne istendi ne de özellikle memnuniyetle karşılandı.

Zimbabve’nin çalkantılı ekonomik kriz geçmişi, 2008’in Ekim ayında %231,000,000’a ulaşan hiper enflasyonu da kapsıyor. Hükümet bu sorunu çözmek adında 2009 yılında Zimbabvee dolarını askıya aldı ve bunun yerine Zimbabvelilerin yasal para olarak döviz kullanmalarına izin verdi. ABD doları hızla tercih edilen para birimi haline geldi.

Bu fiili “dolarizasyon” ekonomiyi istikrara kavuşturdu ancak aynı zamanda nakit kıtlığına da yol açtı. Devletin para basmasıyla arz tamamlanamadı. ABD doları arzı, ithalatta kullanımı ve birikim olarak saklanması nedeniyle de azaldı.

2014 yılında “vekil para birimi” nin devreye sokulması gibi nakit sıkıntısını gidermeye yönelik hükümet girişimleri halkın güven eksikliği nedeniyle başarısız oldu. Zimbabve halkı bunun yerine telefon tabanlı bir para transferi hizmeti olan Ecocash gibi elektronik ödeme platformlarına yöneldi. 2017 itibariyle, tüm işlemlerin %96’sı elektronikti.

Kullanım kavrayışı şekillendirir

İsveç’te nakitsiz ödemelere geçiş, insanların para ve değer kavramlarını temelden etkilemedi.

Bununla birlikte, Zimbabve’de nakitsizliğe doğru geçiş, ekonomik yaşamın önceden var olan biçimlerinin kusursuz uzantılarından ziyade, bunların bozulması olarak deneyimlendi.

Devlet kurumlarına duyulan güvensizlik ve paranın değeri tarafından lekelenmiştir. Bulawayo’daki (Zimbabve’nin en büyük ikinci şehri) bir sokak satıcısının bana söylediği gibi, “Kötü nakit, iyi plastikten daha iyidir!”

COVID-19 salgınının nakitsiz işlemlere geçişimizi hızlandırdığı bir zamanda, paranın tam olarak anlaşılmasındaki bu güven krizi dikkat edilmesi gereken bir husustur. Günlük ekonomik yaşamda nakitsiz işlemlere geçiş ile birlikte gelen değişiklikler, parayı nasıl anladığımızı tahmin edilemeyen şekillerde yeniden şekillendirme potansiyeline sahiptirThe Conversation

Bu makale The Conversation‘dan Creative Commons lisansı altında yeniden yayınlanmıştır. Orijinal makaleyi buradan okuyabilirsiniz.